Atatürk ilkeleri
CUMHURİYETÇİLİK
Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare Cumhuriyet idaresidir (1924).
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir(1933).
Cumhuriyet, yüksek Ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir(1925).
Bugünkü hükümetimizin devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)
MİLLİYETÇİLİK
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına, Türk milleti denir(1930).
Diyarbakırlı Vanlı Erzurumlu Trakyalı her bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır (1923).
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de, o kadar kuvvetli olur(1923).
Biz öyle milliyetçileriz ki bizimle işbirliği yapan bütün milletlere saygı duyarız. Onların milliyetlerinin bütün gereklerini tanırız. Bizim milliyetperverliğimiz her halde bencil ve gururlu bir milliyetperverlik değildir(1920).
HALKÇILIK
İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir.(1921)
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum istemidir.(1921)
Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek, esas prensiplerimizdendir.(1923)
LAİKLİK
laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir.(1930)
Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir.(1930)
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz.(1926)
DEVLETÇİLİK
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır.(1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz bununla beraber, hiç bir piyasa da başıboş değildir.(1937)
İNKILAPÇILIK
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşüyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır.(1925)
Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük,(1925)